AJANS DOĞU – Hukukçu ve siyasetçi kimliğiyle uzun yıllardır güvenlik, sosyoloji ve terörle mücadele alanlarında çalışmalar yürüten Ebubekir Elmalı, Türkiye’nin içinden geçtiği kritik sürece ilişkin önemli değerlendirmelerini gazeteci Ersoy Dede’ye’ye anlattı. Ajans Doğu olarak, Dede’nin yaptığı bu özel röportajda öne çıkan tespitleri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
“Türkiye tarihinin en stratejik kavşağında”
Elmalı, Türkiye’nin terörle mücadelede yeni bir aşamaya girdiğini, bunun yalnızca güvenlik politikalarıyla sınırlı olmadığını belirterek mevcut dönemi “devlet aklının yeniden inşa edildiği bir eşik” olarak tarif ediyor.
Uzun yıllara dayanan saha tecrübesiyle bölgenin sosyolojik damarlarını yakından inceleyen Elmalı, değerlendirmelerini teoriye değil, sahadaki gerçekliklere dayandırıyor.
“Mesele bir çözüm süreci değil; Türkiye’ye yön tayin etmeye çalışan dış aklın devre dışı bırakılmasıdır”
Elmalı, Dede’ye yaptığı açıklamada sürecin özünü şu cümleyle özetliyor:
“Türkiye’nin yaşadığı sorun bir çözüm süreci tartışması değil; ülkeye istikamet çizmeye çalışan dış aklın devre dışı bırakılmasıdır.”
Elmalı’ya göre:
•Terör örgütleri hâlâ küresel güç dengelerinde bir aparat olarak kullanılıyor.
•Bu nedenle terörle mücadele yalnızca güvenlik değil, bir egemenlik mücadelesidir.
•Kürt sosyolojisinin doğru okunması, bölgedeki hafızanın bilinmesi ve sahadaki toplumsal kırılganlıkların iyi analiz edilmesi kritik önemdedir.
Sahanın hafızası: Aşiretler, kırsal sosyoloji, gerçek hikâyeler
Kürt sosyolojisi, aşiret yapıları, kırsal hafıza ve bölgesel psikolojik dinamikler üzerine uzun yıllardır saha araştırmaları yürüten Elmalı, anlatımlarında masa başında yazılmış raporların ötesine geçen bir perspektif sunuyor.
PKK tarafından yıllarca tehdit edilmesine ve ölüm listelerine alınmasına rağmen çalışmalarını sürdüren Elmalı, bu kararlılığın sebebini “Türkiye’nin birliği ve geleceği” olarak ifade ediyor.
“Türkiye belki de ilk kez terörü bitirecek tüm şartlara aynı anda sahip”
Elmalı’nın röportajda altını çizdiği diğer başlık ise devlet aklı ile siyasi iradenin kesişimine ilişkin analizleri oldu. Ona göre:
•Güvenlik bürokrasisi, devlet geleneği ve siyasi irade arasında uzun yıllardır görülmeyen güçlü bir uyum var.
•Bu tablo Türkiye’ye tarihte ilk kez gerçek bir nihai çözüm fırsatı sunuyor.
•Muhalefet dâhil tüm siyasi aktörlerin bu tarihsel süreci desteklemesi gerektiğini vurguluyor.
Tarihin tekrar eden sorusu: Devlet birliğini koruyabilecek mi?
Elmalı, Türkiye’nin bu sürecini Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devreden tarihsel mücadelelerle birlikte okumak gerektiğini ifade ediyor.
19. yüzyıldan bu yana büyük güçlerin Anadolu’yu etnik fay hatları üzerinden bölme girişimlerine işaret ederek şunları hatırlatıyor:
•1821 Mora İsyanı,
•Balkan Harbi ve büyük devlet müdahaleleri,
•I. Dünya Savaşı’nın etnik ayrıştırma stratejileri,
•Soğuk Savaş döneminde etnik örgütlerin taşeron örgütlere dönüştürülmesi,
•Ve 1984’ten bu yana PKK’nın devreye sokulması…
Bugün terör örgütlerinin beslendiği dış kaynaklara bakınca bu zincirin devam ettiğinin görüldüğünü belirtiyor.
“Türkiye’nin kaderi örgütlerin ne dediğiyle değil, devletin neyi murat ettiğiyle şekillenir”
Röportajın en çarpıcı cümlelerinden biri ise Elmalı’nın şu uyarısı oldu:
“Türkiye’nin kaderi, terör örgütlerinin masada söyledikleriyle değil; Türk devletinin neyi murat ettiğine göre şekillenir.”
Bu nedenle sürecin siyaset üstü olduğunu belirten Elmalı, herkesin ortak akılla hareket etmesi gerektiğini vurguluyor.
Ebubekir Elmalı’nın gazeteci Ersoy Dede’ye yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin terörle mücadelede yürüttüğü yeni döneme dair önemli ipuçları taşıyor.